Çanakkale Açıklarında Bir Beyaz Gelin Bozcaada


Çanakkale Açıklarında Bir Beyaz Gelin Bozcaada


Çanakkale denilince aklınızı birçok şey gelebilir. Kiminin aklına tarihimizde önemli bir yere sahip olan bu şehrin adıyla anılan savaş, kiminin aklına daha eskilerde yaşanmış dünyaca ünlü bir filmede konu olmuş Truva savaşı, kiminin aklına da doğal güzelliği ile ünlü kaz dağları gelir. Benim aklıma ise hemen Bozcaada gelir. İçiniz de niye diye soran olabilir? Hatta Çanakkale’nin 2 yarım adasında onlarca yüzlerce gezilecek görülecek ve akılda kalacak yerler varken denizin içinde ki bir ada neden bu kadar ilgini çekti diye kızabilirisiniz de.


  İşte gelin siz Bozcaada’yı bir de bende dinleyin o zaman.  İnternetten araştırma yaptığınızda bu adanın büyük devletlerarasında paylaşılamayan bir yer olduğunu görürsünüz. Bir zamanlar iyonlar varmış, sonra persler gelmiş, onların elinden Bizanslılar adayı çekip almış, bir süre sonra ada Venediklilere geçmiş sonra Osmanlı almış bu adayı,  Venedikliler bunu içlerine sindirememiş tekrar almışlar adayı. Velhasıl kelam yani sözün özü yıllarca paylaşılamayan bu ada Lozan anlaşması ile kesin olarak Türklerin olmuş. Peki, neden bu kavga ne güzelliği varda bu adanın paylaşılamıyor. İnternette yazan bilgilere göre bu ada stratejik bir konuma sahip burayı alan Marmara denizinin kapısına kilidi vuruyor. Ama bu gezmeyi seven bizleri pek ilgilendirmiyor. Bozcaada uzaktan bakıldığı zaman bir gelini andırıyor. O yüzden zamanında eski yunanlılar Latince Lefkofris yani beyaz kaş adını vermişler. Eski yunanlıları bilirsiniz çoğu şair düşünür insanlardı. Bu adaya beyaz kaş demelerinin nedeni onları güzel bir kızın kaşına benzetmelerinden ileri geliyor. Bozcaada adı da aynı durumdan yola çıkılarak verilmiş. Türk balıkçılar adanın etrafında avlanırken adanın bembeyaz halini görüp ona vurulmuşlar ve güzel alaca geyiğe ad koydukları gibi adaya da beyazca anlamına gelen bozca adını koymuşlar. Uzaktan beyaz giymiş bir gelin gibi görünen bu adanın adı da o zamandan beri Bozcaada’ymış.



   Sadece adında bile ayrı bir güzellik taşıyan adanın içinde çok ihtişamlı ve bakımlı bir kale bulunuyor. Tarihi mekânları seven insanlar için görülmesi gereken bir yer. Ayrıca çok güzel altın serpilmiş gibi duran pikajları var bu adanın denize girmek için balamalara, Amerikalara, İbizalara gitmenize hiç gerek yok. Ayrıca bu adanın etrafında denizi kirleten ve balıkları tüketen avlanma yöntemleri yasak tamamen eski usul avlanma yapılıyor. Bu da denizin çok temiz ve güzel olmasını sağlıyor. Ada’da en keyifli şey ise rüzgâr güllerinin arkasında batan güneşi seyretmek. Böyle romantik bir ortamı dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Oteller, restoranlar deseniz yıldız şöleni hepsinde üçer beşer yıldır gırla. İşte akşam oldu acıktık diyenlere tavsiyem balık olur. Ege ve Marmara’nın birleşme noktasında olan bu adanın civarında çok mükemmel lezzetler çıkıyor. Bu lezzetleri tatmadan yaşamış sayılmazsınız. Bunları yazarken benim tekrar Bozcaada’ya gidesim geldi. Ben bavullarımı toplarken sizde iyice bir düşünün

0 yorum: